Geçtiğimiz hafta Pasif-agresif davranışın ne olduğunu, hangi tutum ve davranışların bu kalıba girebileceğini kısa örneklerle gözden geçirmiştik. Bugün biraz sebeplerinden ve örneklemelerle neler yapabileceğimizden bahsetmek istiyorum…

 

Güvensiz ve pasif kalıp halinde karşımıza çıkan bu örüntü; aşırı kontrolcü ya da çocuklarına duygu ve düşüncelerini ifade edebilecekleri alan tanımayan ebeveynlere sahip bireylerin çocukluk yıllarından bir ‘ baş etme stratejisi’ olarak bugünlere miras kalmış olabilir. Böyle aile düzeneklerinde çocuk stres yaratabilecek ya da üzüntüye sebep olabilecek herhangi bir durum karşısında pasif-agresif davranışı kendisine adapte etmiş, hayata geçirmiş ve başarılı olduğuna inanmışsa da devam ettirerek karakterize etmiştir. Örneğin; aile çocuğunu çocuğun istemediği bir okula gönderir, çocuk bu okulu istemediğini/neden istemediğini anlatamamıştır ya da anlatmaya kalktığında sert ve şiddetli bir reaksiyonla karşılaşmıştır, çocuk ‘uslu’ olmak adına sesini çıkarmaz ve okula gider, fakat asla ders çalışmaz, ya da okula uyum problemleri gösterebilir.  Bu durumda ailenin çocuklarının bu davranışının arka planında aslında en başta ‘istemediği bir okula gitmek’ olduğunu düşünmesi genellikle güçtür… Benzer örüntü yıllar geçtikçe, kişi yaş aldıkça romantik ilişkilerinde de görülür, iş yerinde patronuyla ya da çalışma arkadaşlarıyla olan düzende de karşımıza çıkar. Örneğin; çalışan sorumluluğu olmayan bir görev verildiğinde bunu danışmak/konuşmak yerine somurtabilir, tavır takınabilir, kibarca kabul etse bile işi bitirmesi uzun sürebilir, işi gönülsüzce erteleyebilir, başına oturmayı öteleyebilir.  Romantik ilişkideki pasif-agresif davranışa en güzel örneklerden olduğunu düşündüğüm ‘’evet derken hayır’ı kast etmek’ hali. Örneğin; eşiniz whatsapptan ‘’Peki…’’ yazdı, hem de üç noktalı fakat acaba ne demek istedi J

 

Pasif-agresif davranış genellikle sinsi ilerlediği ve hem kişinin kendisini hem de ilişki içerisinde olduğu kişileri yıpratabildiği için çeşitli negatif sonuçlar doğuruyor elbette. Herşeyden önce duyguların ve düşüncelerin özgürce/şeffafça/olduğu gibi saygı çerçevesinde konuşulmasına engel oluyor. Karşı tarafın böyle bir tutumu varsa kişi ‘yanlış bir şey yaptım sanırım ama ne yaptığım hakkında en ufak bir fikrim yok’ diye düşünebildiği için kafası karışmış, üzgün, kırgın, kızgın hissedebiliyor ve bu da aslında pasif-agresif kişinin kendi kendini doğrulayan bir kehanet yaratmasına sebep verebiliyor. Bireyler arasında yaratılan bu negatif atmosfer bir çok negatif duygulanımları tetiklediği için belki de en başta çözülebilecek problemleri daha zor çözülebilecek/çözülemeyecek düğümler haline getiriyor.

 

Ne yapılabilir?

  • Davranışınızın altında yatan hislerinizin/düşüncelerinizin farkında olmaya çalışın
  • Davranışınızın neleri etkileyebileceğini tahayyül etmeye çalışın
  • Davranışlarınızın, duygu ve düşüncelerinizin sorumluluğunu almaya çalışın
  • Bir problemle karşılaştığınızda duruma saplanıp kalmak ve kendinizi saldırıda hissetmek yerine daha geniş bir perspektiften olayları değerlendirmeye, karşı tarafın da olayı değerlendirme şekillerini düşünmeye çalışın
  • Kendinizi ifade etme becerinizi güçlendirmeye çalışın, kendinize güvenin
  • ‘bunu sen yaptın’ demek yerine ‘bu davranışın beni üzdü/kırdı/…hissettirdi’ demeye çalışın

 

Bu anlamda kendinizi geliştirmek ve daha sağlıklı bir strateji edinmek için bir uzman yardımıyla ilerleyebilir, hem kendinizi hem geleceğinizi daha sağlıklı şekillendirebilirsiniz…

 

Keyifli Hafta Sonları…

Eskişehir Web Tasarım