Bu hafta biz psikologları derinden etkileyen, mesleki kanayan yaralarımızdan olan, fakat eninde sonunda insan sağlığı ile oynandığı için ucu halka dokunan bir meseleyi konuşalım, açığa kavuşturalım, bilmeyenleri uyaralım; naçizane aydınlandıralım istedim.

 

Belki birçoğunuz görmüştür- okumuştur; geçtiğimiz hafta görsel basın ve sosyal medya ‘’sahte psikolog’’ başlığı altında psikolog olduğunu beyan eden, sosyal medya hesaplarından binlerce takipçisi olan, psikolog olduğu düşünüldüğü için haber programlarına ve gündüz kuşaklarına konuk edilen, sorular sorulan, ciddiye alınan, dahası özel ‘’ofisinde’’  danışanlar gören fakat psikoloji diploması olmayan bir kadının haberiyle çalkandı. Söz konusu şahıs tüm bu iddiaları bir de ‘diplomaya ne gerek var ki’’ pişkinliğiyle karşıladı.

 

Şahsım adına, yaklaşık 10 senedir eğitim gördüğüm ve aslında psikoloji alanının bir okyanus olduğunu ve daha öğrenilecek tonlarca şey olduğunu her gün yeniden usanmadan keşfettiğim bu alanı icra eden bir psikolog, bir psikolog doktor ve doktor psikolog adayı olarak söyleyebilirim ki, ülkemizde hala bir meslek yasamızın olmaması ruh sağlığı alanını merdiven altı kovalayanlara bir fırsat olarak sunarken, alanda emeğiyle ve hakkıyla çalışan biz uzmanları da zor durumda bırakıyor. Dahası; maalesef halk da kandırılıyor, sömürülüyor… Psikologluğun doğası gereği mesleki etik ve ahlaktan ‘psikolog olmadıkları için’’ yoksun olan bu merdiven altı psikologları; maalesef toplumun gözündeki ‘’psikolog’’ anlayışını bile bir yerden sonra değiştiriyor. Ve ne hikmetse, bu ‘’sahte psikologlar’’ memlekette o kadar hakkıyla çalışmaya çalışan(!) psikologları medyada solda sıfır bırakıp ana haber bültenlerine ve programlara çıkıp, kitlelere ulaşıyor, kabul görüyor, bir Allah’ın kulu da diploma, yeterlik vs sorgulamıyor… Yazık ki ne yazık…

 

Farklı kanallardan çeşitli versiyonlarda yapabileceğimiz şeyler var tabi ki. Fakat (en azından bu yazı çerçevesinde) halkın bu anlamda bilgilenmesi, farkındalık kazanması, kim psikolog kim değil bunu ayırt edebilecek kapasiteye erişmesi; olası hezimetleri mümkün mertebe önleyecek, bu ve benzeri insanlara da prim sağlamayacaktır. Psikolog; üniversitelerin fen edebiyat fakültelerinin altında 4 senelik psikoloji bölümünden mezun kimselere denir. Bu 4 sene, çoğunlukla psikolojinin her bir alt alanının girişi niteliğindedir, dolayısıyla da 4 senelik psikoloji mezunu her ne kadar psikolog ünvanı alabilse de, uzmanlığını almadan çalışabilmesi için yeterli değildir. Psikolog; 4 senelik psikoloji lisansının ardından üniversitelerin sosyal bilimler enstitülerine bağlı 2 senelik yüksek lisans yaparak psikolog doktor olur ve uzmanlık alanları da çok ve çeşitlidir (klinik psikoloji, gelişim psikolojisi, sosyal psikoloji, endüstriyel psikoloji, trafik psikolojisi, bilişsel psikoloji, sağlık psikolojisi… gibi). Birçok gelişmiş ülkede bir psikoloğun alanda çalışabilmesi için 2 senelik uzmanlığının üzerine 4 sene de doktora eğitimini tamamlaması gerekir. Yeterliklerini tamamlaması hatta haricen kendisini geliştirmek adına birçok eğitime devam etmesi gerekir. Ülkemizde maalesef psikologluk ve psikolog doktorluk anlamında, her uzmanlığı kapsayan bir meslek yasası henüz yok, bu yüzden de her türlü saldırıya, yanlış anlaşılmaya, ya da mesleği icra etmeye hevesli meslek dışı pek çok kişiye açık. Fakat en azından sizler bu anlamda bilinçlenerek destek almadan önce ben psikoloğum diyenlerin özgeçmişlerine, yeterliklerine, çalışma alanlarına bakabilir, hassas bir dönemdeyken bir de böyle bir darbe almamaya çalışabilirsiniz.

 

Patlamaların ve terörün bittiği, artık daha fazla can kayıplarımızın olmadığı, tek derdimizin meslek yasası olduğu zamanlar dileğiyle…

Eskişehir Web Tasarım