Dünya Sağlık Örgütü’nün (2002) tanımlamasına göre şiddet 3 kategoriye ayrılıyor:
1) Kendine-yönelik şiddet (örn; özkıyım/intihar)
2) Kişiler-arası şiddet (örn; kadına yönelik şiddet)
3) Kolektif şiddet (örn; sosyal/toplumsal ya da politik şiddet)
Dünya Sağlık Örgütü sosyal/toplumsal şiddeti spesifik olarak tanımlamasa da; konuyla ilgili bir çok çalışma özetle sosyal şiddeti; en az iki fail içeren olaylardan toplu eylemlere uzanan; fiziksel ve psikolojik hasara neden olan, bir grup kişiye zarar vermeye yönelik şiddet türü olarak tanımlamaktadır. Bu şiddet türü bireyleri, aileleri, olayın gerçekleştiği yerel toplulukları ve tüm toplumu önemli ölçüde etkiler…
Sosyal şiddete maruz kalmak; şiddeti birebir şiddet kurbanı olarak deneyimlemek ya da dolaylı yollardan buna şahit olmak olarak tanımlanmıştır. Üzülerek konuşuyor, konuşamıyor, yazıyor, okuyor, okuyamıyor, izliyor ve izleyemiyoruz ki; toplumsal olarak son yıllarda hızla artan ve farklı bölgelerde gerçekleşen birçok sosyal şiddet olayı yaşamaktayız. Elbette istikrarlı devam eden bu sosyal şiddet olayları biz yetişkinleri ciddi boyutlarda ve dahası toplu olarak etkiliyor ve kolektif bir travma yaratıyor. Bu kısmı sosyal psikolog meslektaşlarım ve toplum bilimiyle uğraşan uzmanlar elbette daha sağlıklı açıklarlar. Fakat; yaşadığımız bu sosyal şiddet vakalarının ülkemizin geleceği olan çocukları ve ergenleri nasıl etkiliyor olabileceği sorusuna verebileceğimiz cevaplar; sosyal şiddetin boyutlarının (hele bir de kronik sosyal şiddeti düşünürsek) geçici değil kalıcı, uzun vadeli, ve birkaç nesili etkileyebilecek gibi duruyor… Sosyal şiddeti toplum içerisindeki çocuklar ve ergenler açısından ele alırsak; fiziksel, sosyal, duygusal; çok ve de çeşitli seviyelerde olumsuz etkileri ciddi boyutlarda gözlemlemek mümkün…
Çocuklar toplum içerisinde gerçekleşen istikrarlı şiddete direkt veya dolaylı yollardan maruz kaldıkça (örn.; patlamalar, silah sesleri, ya da medya aracılığıyla) sürekli bir korku ve kaygı hali geliştirirken; etraftaki uyaranlara aşırı hassas olabiliyorlar. Bununla birlikte aralıklarla devam eden sosyal şiddetin bir etkisi olarak negatif duygularla baş etme mekanizmasını sağlıklı geliştiremeyebilir; insanlara ve geleceğe karşı güven duygusu zedelenebiliyor. Bu negatif reaksiyonlar zaman içerisinde kronik sosyal şiddetin de etkisiyle depresyon; kaygı bozuklukları ya da travma sonrası stres bozukluğu gibi psikiyatrik rahatsızlıklara sebep olabiliyor. Bunun yanında çocukların; sosyalleşme problemleri; fizyolojik sağlık ve okul sağlığı problemleri geliştirmesine etki edebilirken; özellikle ergenlik dönemlerinden başlayarak erişkinlik dönemine uzanan riskli davranışlar (örn.; aşırı öfke, şiddete meyillilik, madde kötüye kullanımı) geliştirmesini tetikleyebiliyor.
Oluşabilecek bu rahatsızlıklara ek olarak; ‘toplumsal’ yaşanan şiddet vakaları şu anki gençleri ‘toplumsal’ olarak etkilediği için; gelecek nesili yine ‘toplu halde’ etkileyebileceği, ve dolayısıyla gelecekteki toplum yapısını da etkileyebileceği için; yaşanan olumsuzluklar şekil değiştirerek ve başkalaşarak süregelecek olabilir…
Çocukluk döneminde sosyal şiddete maruz kalan çocuklar; erişkinlik döneminde sosyal şiddetin bir parçası olmaya/bu anlamda aktif olmaya daha meyilliler… Yaşanan bu şiddet; çocukların yetişkinlik dönemlerinde agresifliğe; öfke patlamalarına, zorbalığa, kurallara uymama ve suç işlemeye, ve maalesef çocuk ihmal ve istismarına daha yatkın olmalarını sağlıyor.
Toplumsal şiddete alınabilecek en etkin önleyici yöntemlerden biri uzmanlar tarafından oluşturabilecek önleyici ve erken müdahaleyi de içeren ‘sosyal politikalar’ oluşturmak ve daha da önemlisi, devletin de bu politikayı uygulaması ve uygulanabilirliğini denetlemesi olarak birçok bilimsel çalışma tarafından belirlenmiştir. Aileler buna ek olarak; çocuklarının en azından medyadan bu şiddete maruz kalma durumunu kontrol edebilir ve medya kullanım araçlarını (keza şiddet içeren oyun, haber, film gibi araçları) denetleyebilirler. Bu anlamda yine, çocukların stresi anlama ve yönetme becerilerini kazanması ve güçlendirmesi açısından; uzmanlar aracılığıyla önleyici programlardan veya erken müdahale programlarından destek alabilirler.
Hayatını kaybedenlere rahmet; yakınlarına ve hepimize sabır dileğiyle…
Psikolog Doktor Gizem Çeviker
(Kaynak: Richters, J. E., and Martinez, P. E. (1993). The NIMH community violence project: I. Children as victims of and witnesses to violence.Psychiatry, 56, 7-21, Guerra, N.G. & Dierkhising; C. (2011). The effects of Community Violence on Child Development. Encyclopedia on Earlyy Childhood Development, Kelly, S., (January 31, 2014) “Overview and Summary: Societal Violence: What is Our Response?” OJIN: The Online Journal of Issues in Nursing Vol. 19, No. 1, Overview & Summary, World Health Organization. (2002). World report on violence and health.www.who.int/violence_injur…/…/world_report/en/summary_en.pdf)