Sıklıkla "çocuklarımıza nasıl yaklaşım göstereceğiz" sorusu ile karşılaşıyorum bu zorlayıcı zamanlarda (haliyle). En insani yanımızla; kendimiz kendimizle temas ederek, özümüzle ilişkide kaldıkça; sevdiğimiz biriciklerimizle temasta kalmak, onlarla ilişkide kalmak daha bir kolaylaşıyor diye düşünüyorum. Yapılacaklar ve yapılmayacaklar, ya da -meli/malı listesi yok. Ben var, sen var ve biz var... Nahoş yanlarımızla barışmak, deneyimlerimize meraklı bir gözle bakmak ve keşfetmek var, birlikte, ilişkide kalarak...
O yüzden de, daha siz birey olarak bu süreçten geçerken ne hissettiğinize, deneyiminize, düşünce ve duygu dalgalanmalarınıza, ve bu deneyimin bedeninizdeki tezahürüne yüzünüzü dönmeden, ve siz güvende hissetmeme halinizle barışmadan, çocuğunuzu güvende hissettiremezsiniz. Güvende hissetmeye çabalamak yerine güvende hissetmeme halinizle barışmak ve bu ahvalleri acitasyona kapılmadan birlikte deneyimlemekten bahsediyorum. Ne olacağını hiçbirimiz bilmiyoruz, o yüzden bilmeme haliyle barışmak ve temas etmek mesela. Kaygı- kaygılanmamak korkmamak mümkün mü? Bunu gidermeye cabalamak yerine, kaygınıza dönmek yüzünüzü ve kaygılı yanınızın size söylediği temel ihtiyaçlarınızı kesfetmek belki...
Kaygı ile var olmaya devam etmek (kaygıya kapılarak değil)
Bilinmezlik ile var olmaya devam etmek
Nahoş gelen ne varsa bunlarla var olmaya devam etmek...
Kaygısız anlarınızı da fark etmek belki,
Bildiklerine odaklanan hallerimizi fark etmek,
Hoşa giden anları fark etmek belki...
Gün içinde anbean değişen hallerimizi fark etmek ..
Çünkü (Pema Chodron'un dediği gibi) biz gökyüzüyüz; geri kalan her şey hava durumu...