Yazımın başlığını atarken ne zamandır ‘’duyduğum ifadeler’’i başlık yapmadığımı fark ettim. Gerçi ne zamandır yazmadığım da ayrı bir farkındalık konusu şu an... Bir süredir işim dışında teknolojik aletlerle temasımı da, yazı hallerini de bekletmedeydim açıkçası... Mevlana’nın dediği gibi ‘’susan her şeyin derin ve heybetli’’ olduğunu anladığımdan beri, susma anları yaratmaya çalışıyorum günlük hayatımda... teknolojik susmalar... zihinsel susmalar... bedensel susmalar...Bilginin ve deneyimin tıpkı bir okyanus damlası gibi içe, öze düşmesi, yerleşmesi, sinmesi ve vücut bulması için kelimeler yeterli gelmiyor çoğunlukla...

Velhasıl kelimelerime ve klavyeme yeniden kavuşmamla beraber; sık sık sorulan bir soru-temasına açıklık getirerek başlamak istedim. Meditasyon nedir?

               Öncelikle şunu söylemeliyim. Meditasyon=Budism demek ne kadar ‘’tam’’ ve doğru bir kalıp, tabi ki tartışılır... Meditasyon yani meditation kelimesi Budism ve sonrasında batı dünyasına Mindfulness temelli yaklaşımlarla modern hayatlara girse de; adına meditasyon denmemiş ama kavramsal olarak aynı olduğunu düşündüğüm uygulamalar evrenselliğin bir parçası diye düşünüyorum. Nitekim tasavvuf; bu topraklarda en güzel örneklerinden biri...Ne hikmetse binlerce senedir yerkürenin ayrı ayrı yerlerinde apayrı kültürlerinde yaşayan bilgeler aynı zamanlarda aynı şeyleri söyleyegelmişler. Buna son yıllarda batının modern biliminin ve bilimsel bulguları da eklenince şahsi kanaatim tadından da yenmez olmuş...

Bilimsel bulgularını sıklıkla paylaştığım için bu yazımda şimdilik o tarafı bir kenara yumuşakça bırakıyor ve sadece ve sadece meditasyonun kavramsallaştırılmasına destek sunmak istiyorum.

Meditasyon; latince meditatio kelimesinden keliyor, anlamı ‘’üzerine düşünmek, derin düşünmek, akıl yürütmek’’. Bazı kaynaklar sırasıyla; ilk adımın odaklanma, ikinci adımın meditasyon ve üçüncü adımın ise derin düşünmek-iç görü ile derin düşünmek şeklinde özetler ve bu üçüncü adıma tasavvufta da tefekkür deniliyor. Dediğim gibi (en azından şu ana kadarki okumalarım, bilgilerim ve deneyimlerimin sentezi ile söyleyebilirim ki) farklı coğrafyalarda aynı şeyler söyleniyor ve bu da bana ayrı bir sevecenlik katıyor... insan olarak yani... Doğduğumuz coğrafya belki de kader değildir?

Velhasıl yukardaki üçlü sıralamanın içinden meditasyonu kendi içinde açacak olursak genel olarak kaynakların ikiye ayırdığını söylemek mümkün: Samatha ve Vipassana.

Samatha meditasyonu temel olarak zihni sakinleştirmeye odaklanır ve bunun için gerçeklikten daha ziyade konseptlere odaklanır. Örneğin nefesin sayı ile sayılması, belirli sayıya kadar gelinmesi ve yeniden başa dönülmesi ya da zihnin dağıldığı anlarda yeniden 1’den başlayarak sayılması...gibi.

Vipassana meditasyonu ise iç görüye, zihni berraklaştırmaya ve nezaket geliştirmeye odaklanır. Örneğin; nefesin 5 duyuya ve bu duyuların fiziksel duyumsamalarına odaklanarak takip edilmesi, göğüs kafesinin ya da karnın nefes ile beraber yükselip alçalmasının izlenmesi ya da burun deliklerinden giren havanın fiziksel duyumsamalarla beraber gözlemlenmesi gibi...Yani kısaca; nefesin fiziksel olarak bedende kendini göstermesine odaklanılır (saymaktan ziyade). Bu uygulama esnasında bahsedilen dikkat verme hali; yargısızlık içerir (örneğin ‘’Allah Allaaah niye böyle hızlı hızlı nefes alıyorum’’ sorusuna kapılıp gitme halinden ziyade ‘’o an’’ ‘’öyle’’ nefes alıyor olabileceğinizi fark etmek)... Bununla birlikte; zihinde ve bedende anbean ne varoluş halindeyse dikkat alanına davet edilir. Bu bağlamda baktığımızda mindfulness meditasyonlarının bu çatı altında yer bulduğunu söylemek mümkün. Şunu da eklemek isterim ki; tam şu an olduğum yerden değerlendirdiğimde mindfulnessın da koca bir okyanusun bir denizi gibi olduğunu hissediyorum ve okyanusa ulaşmak için önce denizleri sindirmek ve denizlerden geçmek gerektiğini de biliyorum...

Köşemin bana sunduğu kelime limitleri çerçevesinde açıklayabileceklerime ek olarak, gelelim meditasyon yapmak için ne gerekiyor? Yukarda yazdıklarımı şöyle bir masaya yatırırsak, takkeyi de önümüze koyarsak; gereken malzemeler: 1. Siz-özünüz/niyetiniz/varlığınız 2. Nefesiniz 3. Bedeniniz. Bunların üçü de eğer sizde varsa, hiç merak etmeyin bütün gerekenleri tamamladınız :) İlla mindere, sessizliğe, kimsenin sizi rahatsız etmemesine, ‘’boş zamana’’...vs ihtiyacınız yok. Her nerede ne yapıyorsanız zihniniz ile bedeninizi senkron ettiğiniz her an bir meditasyon. Bu anları çoğaltabilmek için de bu beceriyi besleyerek büyütmeniz gerekecek pek tabi... Nasıl büyütebileceğinizi rehberlik alarak ve deneyimleyerek öğrenebilirsiniz, lakin öğrenme de sadece bilgiyi almaktan ya da 1-2 kere uygulamaktan geçmiyor takdir edersiniz. Öğrenmeninn sizde vücut bulabilmesi için gerekli olanlar ise: pratik, pratik, pratik, pratik, pratik, pratik, pratik...

Hadi yine zihnimin sesini dinleyeyim de hatrıma şu an gelen sözlerini paylaşayım Mevlana’nın; bir kapanış kuplesi olarak:

‘’Aşk nasip işidir, hesap işi değil. Aşk adayıştır, arayış değil. Sen adanmış ve yanmışsan bu uğurda, aşk sana uzak değil...’’

 Sevgiyle...

 

 

 

Eskişehir Web Tasarım